Çocuklarda sorumluluk bilinci nasıl oluşturulur?

Hepimiz hayatımızda kurduğumuz ilişkilerde karşımızdaki kişilerin sorumluluk ve önceliklerini bilmesini ve buna uygun hareket etmesini isteriz. Bununla birlikte; ebeveyn, eş, çalışan/işveren, vatandaş olarak içinde bulunduğumuz tüm toplumsal rollerin sorumlulukları vardır ve bunları yerine getirmemiz beklenir. Sorumluluk duygusu, sorumlulukların farkında olma ve buna uygun hareket etme becerisi yaşama dair hemen her konu gibi, erken çocukluk-çocukluk döneminde atılmış sağlam temeller üzerine inşa edilir. Ata Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi, sorumluluk kavramı ve çocuklarımıza sorumluluk duygusu kazandırma konusu hakkında bilgi verdi.

Sorumluluk nedir?

En özet tabirle sorumluluk; bir kişinin, erken çocukluk döneminden itibaren, gelişim özelliklerine ve yaşına müsait düşen görevleri yerine getirmesidir.

Ebeveynlerin çocuklarından beklediği ve kazandırmak istediği “sorumluluk” alanı genellikle akademik sorumluluklarla ilişkilidir.

“Çocuğuma ödev yapma sorumluluğunu nasıl kazandırırım?” , “Derse hazırlanması için daimi uyarmam gerekiyor, derslerinin sorumluluğunu almasını nasıl sağlarım?” gibi sorular, çocukların hane ortamından Okul ortamına geçmesiyle kendini gösterir ve “çocuğa sorumluluk kazandırmak” birdenbire ebeveynlerin gündemine oturur.

Burada kendimize hatırlatmamız gereken nokta şudur: Sorumluluk duygusu bir bütündür ve tüm olarak kazanılır, hayatın her alanıyla ilgilidir!

Yaşamın yetişkinliğe denk gelen basamaklarında nasıl ki “sadece” amel yerindeki sorumluluklarımızı yerine getirmemiz yeterli gelmiyor ise aynı şekilde “sadece” aile içindeki sorumluluklarımızı yerine getirmek nasıl amel hayatımızı ve dolaylı olarak yaşamımızı sekteye uğratacaksa, çocuklarımıza biricik bir alanda sorumluluk kazandırmaya çalışmamız onun toplumsal yaşamında tüm rolleriyle varoluşunu olumsuz etkileyecektir.

Sorumluluk alanları iki aka başlık altında toparlanacak olursa; kişisel sorumluluklardan ve sosyal sorumluluklardan bahsedilebilir.

Kişisel Sorumluluklar:

Kişisel sorumluluklarımız; kendi bedenimize ve benliğimize karşı sorumluluklarımızın tamamını içerir. Kişisel sorumluluklar bir yetişkin için kendini geliştirmeye yönelik gayret sarfetmek, zararlı alışkanlıklardan uzak durmak- ya da mevcut alışkanlıklarının sonuçlarını kabul etmek- gibi maddeler içerirken; çocuklar için eşyalarına sahip çıkmak, dişlerini fırçalamak gibi daha kolay düzeyde bireysel sorumluluk davranışlarından oluşur.

Sosyal Sorumluluklar:Sosyal sorumluluk, bir insan olarak öbür insanlara karşı da sorumluluklarımızın olduğunun ifadesidir. Çocuklukta aile sisteminin içerisinde sofra kurmaya yardım etmek, çöpleri atmak gibi kolay hane işlerine iç olmak ile başlayıp; yetişkinlikte öbür insanların refahını ve iyilik halini önemsemek, toplumsal görevlerde yer almak gibi davranışlara uzanan bir yelpazedir.

Çocuklarda sorumluluk duygusunun tam anlamıyla gelişmesi için içinde bulundukları gelişim dönemine özgü sorumluluklar; kişisel sorumluluklardan sosyal sorumluluklara doğru sırayla kazandırılmalıdır.

Ata Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi, yaşa göre sorumlulukları şu şekilde sıraladı:

2-3 YAŞ:

2-3 yaşından itibaren çocuğunuza eşlik ederek belirli sorumlulukları almasını destekleyebilirsiniz.

Oynadığı oyuncakları oyunu bittikten toparlayıp yerine yerleştirebilir.Ev içerisinde istediğiniz malzeme ve eşyaları size getirebilir.Evcil hayvanı varsa bakımına yardımcı olabilir.Yemeğini kendi başına yiyebilir, sizin belirlediğiniz menü içerisinde yiyeceği yemeği seçebilir.

4 YAŞ:

Önceki sorumluluklarına ilave olarak:

Evi toplama ve düzenleme işlerine yardım edebilir, yatağını sizin yardımınızla toplayabilir.Kendi okul çantasını ve poşetlerini hafif olduğu taktirde taşıyabilir.Evde ya da bahçede bir bitkinin bakımını üstlenebilir.Yiyeceği sebze ve meyveleri yıkayabilir.Basit yiyecekleri hazırlamada ayıklama, gereken malzemeleri hazırlama gibi görevler alabilir.

5-6 YAŞ:Öncekilere ilave olarak:

Odasının düzeni ve temizliğinden mesul olabilir.Haftada birkaç kere kendi kahvaltısı için kolay sandviçler hazırlayabilir.Kıyafetlerini seçebilir, giyebilir, pasaklı ve pak olanları ayırabilir.Okul dönüşü ödevle ilgili malzemelerini hazırlayıp ödev yapabilir. İlk yıllarda yanında eşlik etmenizi istese de ödevlerini onun yerine yapmaktan kaçınmalı sadece fazla zorlandığı durumlarda yardımcı olmayı denemelisiniz.Yemek saati geldiğinde sofrayı kurmaya ve toplamaya yardım edebilir. En azından kendi tabağını, bardağını vs. sofraya indirip kaldırabilir.

7 YAŞ:

Önceki yaş dönemlerinin sorumluluklarını daha iyi yapmakla beraber artık:Uyku saatini kendi takip edip yatağına gidebilir.Yıkanan çamaşırlar içerisinde kendi kıyafetlerini katlayıp yerleştirebilir.Kendi suyunu, yiyeceğini mutfaktan kendisi alabilir.Dişlerini fırçalayabilir.Tasarruf etmek fikrini algılayabilir, kumbara kullanabilir.

8-9 YAŞ:

Bu yaşlardaki çocuklar artık vazife ve sorumluluklarının tamamını kendi başlarına yapabilirler.

Okul ile ilgili ders programını, ödevlerini ve sınavlarını takip edebilir.Ev ortamının dışında da kendine yemek sipariş edebilir, kendi yemeğini alabilir.Market ve bakkaldan kendi başına alışveriş yapabilir.Ders saatlerini ve abes zamanlarını planlayabilir.Ayakkabı bağcıklarını, mont fermuarlarını vs. kendi başına bağlayıp kapatabilir.

Ata Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi, çocuklarda sorumluluk duygusu oluşturmak için ihtiyaç duyulan koşulları paylaştı:

1. Model olmak

Doğuştan getirdiğimiz benlik özelliklerimizin sorumluluk duygusu kazanmada payı olsa da her beceri gibi sonradan, öğrenme yoluyla edinilir.

Çocuğun dünyaya dair tüm öğrenme süreçleri şüphesiz içine doğduğu ailede başlar.

Çocukların sorumluluklarla ilgili ilk algıları, ebeveynlerinin çocuklarına karşı gösterdikleri özen ve sorumluluklarını yerine getirip getirmemesi ile oluşmaya başlar.

Ebeveynlerinin sorumluluklarını yerine getirdiğini, yerine getirilmeyen sorumlulukların hane içerisindeki sonuçlarını gören çocuğun zihninde sorumluluk kavramıyla ilgili temel algı ve lüzumlu modeller oluşmuş olur.

2. Fırsat vermek

Çocuklar edindikleri ve kendilerine sunulan bilgileri yaşayarak, deneyerek, hayata geçirerek kalıcı bir öğretiye dönüştürürler.

Bu demektir ki, çocuklarımızın sorumluluk almayı öğrenebilmeleri için onlara fırsat vermemiz, sorumluluk alabilecekleri bir ortam oluşturmamız gerekir.

Özellikle ilkokul çağı; çocukların erek belirleyebilme, amaca müsait plan yapabilme, seçim yapma ve karar verme, toplumdaki bireylerin adalet ve sorumlulukların olduğunu bilme yeterliliklerinin gelişmeye başladığı bir dönemdir.

Kendisine seçim hakkı verilmemiş, seçimlerinin getirdiği sonuçlarla hiç yüzleşmemiş çocukların sorumluluk alma becerilerinin gelişmesini bekleyemeyiz.

Çocukların seçim yapması ve seçimlerinin sonuçlarını kabul etmesi için bilhassa kendilerini ilgilendiren konularda söz hakkı tanımanız gerekmektir.

Örneğin; sizin belirlediğiniz menü çerçevesinde öğlen yemeğini belirlemesi, hava koşullarına müsait olacak şekilde giyeceği kıyafetlere karar vermesi çocuğunuza: “Sen bir fert olarak seçim yapabiliyor, sonuçlarını görebiliyorsun, kendinle ilgili düşüncelerine ve kararlarına saygımız var.” mesajını iletecektir.

Çocukların hayata dair girişimlerini desteklemek ve onları bu konuda cesaretlendirmek sorumluluk duygusu kazanabilmeleri için fazla önemli koşullardan bir tanesidir.

Örneğin; iki buçuk yaşından itibaren çocuklar yemeklerini kendi başlarına yemeyi denemek isterler.

Bu durumda çocuğunuzun döke saça da olsa yemek yemesine fırsat vermek ve destek olmak, ilerleyen süreçte kendisiyle ilgili sorumluluklarını alabilmesine zemin hazırlayacaktır.

Bununla beraber çocuğunuzun destek olduğunuz ve yüreklendirdiğiniz her girişimi, özgüvenine ve benlik algısına yaptığınız bir yatırımdır.

3. Saygı duymak

Sorumluluk sahibi bireyin özelliklerini incelediğimizde, şahıs öncelikle kendine ve başkalarına saygı duymayı bilmelidir diyebiliriz.

Çocuğunuzun kendine ve başkalarına saygı duyabilmesi için öncelikle sizin kendisine saygı duyduğunuzdan emin olması gerekmektedir.

Kararlarına, seçimlerine ve en önemlisi haklarına saygı duyulan çocuk; sosyal sorumluluk bilincini daha kolay ve anlamlı bir şekilde kazanacaktır.

Örneğin; kendi eşyalarını seçmekle, bunları paylaşıp paylaşmamakla ilgili kararlarına saygı duyulan çocuk: “Bana ait olan oyuncağımı paylaşmama hakkım mevcut ve buna saygı duyuluyor, demek ki bana ait olan oyuncakla ilgili ruhsat vermeme hakkım var.” mesajını aldıktan sonra, başkalarının eşyalarını izinsiz alıp-kullanmamakla ilgili sorumluluklarını fazla daha rahat ve istekli bir şekilde yerine getirecektir.

4. Denge kurmak

Ebeveyn tutumları her konuda olduğu gibi, sorumluluk kazandırmak konusunda da kilit rol oynar.

Bazı aileler; çocuklarının konfor alanının bozulmaması, çocuklarının alacakları sorumlulukları yerine getirebileceklerine tam olarak güvenmemeleri, sorumluluk kazandırmakla ilgili lüzumlu bilince sahip olmamaları gibi nedenlerden ötürü onlar adına sorumluluklarını üstlenebilir, gereken sorumlulukları alması için çocuğu desteklemeyebilir.

Çocuk, sorumluluk alınmasına fırsat verilmediği için içinde bulunduğu gelişim dönemine müsait becerileri kazanamaz.

Örneğin; giyinirken kıyafete karar vermek, düğme iliklemek, fermuar çekmek, iki ya da daha fazla kıyafet arasında seçim yapmak gibi durumlarda kullanacağı ince motor yetenekler, muhakeme ve karar alma becerileri gelişmek için meydan bulamamış olur.

Ev ortamında bu ihtiyaçlar ebeveynler tarafından gideriliyor olsa da, çocuk okul ortamına geldiğinde daha önce almadığı sorumluluklar ile sima yüze gelir.

Kendi yemeğini yemek, masasını yemekhane kurallarına müsait bırakmak, sırasının üzerini toplamak, ders materyallerini hazırlamak gibi sorumluluklar daha önce deneme edilmediğinden ötürü çocuk için bir stres faktörü haline gelir.

Bu durumda çocuğun okuldan ve öğrenme süreçlerinden aldığı doyum düşebilir, zihinsel olarak mevcut olan potansiyelini akademik olarak gösteremeyebilir.

Bunlarla beraber çocuk, sınıf arkadaşlarının rutin bir şekilde gerçekleştirebildiği kişisel sorumlulukları yerine getirmekte zorlandığında özgüveni ve benlik algısı zedelenmiş olur.

Bu durumda çocuk normalde daha sağlıklı ve aktif bir biçimde kuracağı sosyal ilişkilerden, arkadaşlık ilişkilerinden kendini soyutlayabilir dolayısıyla sosyal gelişimi olumsuz etkilenmiş olur.

Sorumlulukların, sağlıklı sınırlar ve yüreklendirme yoluyla değil, misli kurallar ve ağır disiplin ile çocuklara verildiği aileler de mevcuttur.

Bu tarz ailelerde sorumluluk “anlayış” olarak çocuklara verilmek yerine, sadece boyun eğmesi ve uygulaması gereken görevler olarak verilir.

Bu durumun sonucu olarak çocuk, yaşamında sorumluluklarını yerine getirmek için ihtiyaç duyduğu içsel motivasyonu kazanamayabilir ve zihninde anlamlandıramayabilir.

Dolayısıyla akademik sorumluluklarına karşı uzaklık ve isteksizlik yaşayabilir, Eğitim süreçlerine karşı duyduğu arzu azalabilir.

Adım adım sorumluluk kazandırma

Çocuklar zaman vakit kendileri vazife ve sorumluluk alma girişimlerinde bulunmak isterler.

Bu konuda onları destekleyip cesaretlendirmelisiniz.

Bununla beraber yaş dönemine müsait sorumlulukları kazandırmak için sizin girişimde bulunmanız gerekebilir.

Sorumluluk kazanma süresi, bu sürecin nasıl yaşanacağı çocuktan çocuğa hatta kardeşten kardeşe değişebilir.

En başta hatırlamamız gereken nokta; çocuk gelişimiyle ilgili her konuda olduğu gibi bu konuda da bireysel farklılıkların temel olduğu, kıyaslama yapılmaması gerektiği, her süreç gibi bu sürecin de sabır ve istikrar gerektirdiğidir.

Ata Koleji Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi, farklılıklar mevcut olsa da çocuğunuza sorumluluk kazandırmaya karar verdiğinizde izleyebileceğiniz bazı temel adımlar olduğunu belirtti. Bu adımlar:

1. Bilgilendirme:

Öncelikle bir aile toplantısı yaparak, hane içerisinde -en kolay işler iç olmak üzere- bir hafta içinde yapılan/yapılması gereken tüm işleri listeleyin.

Bu sayede evde ne kadar vazife olduğunun farkına varmış olacaktır.

Devamında ana baba olarak kendi yaptığınız görevleri, bunların aksaması durumunda neler olabileceğini anlatın.

Sorumluluk ve görevlerin ne olduğu, sebep yerine getirilmesi gerektiği bilgisi istediğiniz davranışı kazandırmada temel olacaktır.

Bu işlerin içerisinde yaşına müsait olanları kendisine anlatın ve kolay olanlardan başlayarak görevler verin.

Görevlerini yapmadığında olabilecek sonuçla hakkında kendisine mutlaka bilgi verin.

2. Takip:

Çocuğunuza verdiğiniz bilgileri içselleştirmesi ve sorumluluklarını yerine getirmeye başlaması için zaman tanıyın.

Bu süreçte sorumluluklarına karşı olan tutumunu, yerine getirip getirmediğini gözlemleyin.

Bu aşamada verilen görevleri yerine getirdiğini gördüğünüzde kendisini takdir edin, gerekirse renkli ve eğlenceli bir çizelge hazırlayarak yerine getirdiği sorumluluklar için boyamalar ya da gülücükler çizebilirsiniz.

Bu aşamada yaptığı işlerin hane içerisinde sizleri ne kadar rahatlattığından bahsedebilir, maddi olmayan ve sembolik ödüller verebilirsiniz.

3. Geri bildirim:

Diğer hafta başladığında yine bir aile toplantısı düzenleyerek, süreç hakkındaki gözlemlerinizden çocuğunuza bahsedebilirsiniz.

Böylece çocuğunuz bu durumun geçici ya da unutulabilecek bir şey olmadığını anlamış olur.

“Kıyafetlerini katlarken fazla gayret sarfettin ve bu bizi fazla mesut etti, seni tebrik ederim.” gibi cümlelerle çocuğunuzu motive edebilir, şayet bir aksaklık varsa bu durumla ilgili onunla konuşabilirsiniz.

“Sofrayı kurarken bana yardım etmediğini gördüm, nedenini anlatmak ister misin?” diye sorduktan sonra olası bir sonucu olacağını hatırlayabilmesi için “Tek başıma sofra hazırlarken fazla yoruldum bundan ötürü seninle oyun oynayamayabilirim.” şeklinde bir bilgilendirmede bulunabilirsiniz.

4. Hatırlatma:

Gereken bilgiler verilip, takip ve geribildirim yapıldığı halde istenilen davranışlar hala oturmamış olabilir.

Sadece sorumluluk kazandırmak için değil çocuklarınıza kazandırmak istediğiniz her türlü davranışın bir süreç gerektirdiğini önce kendinize hatırlatın.

Bu durumda bilgilendirme aşamasına yine dönüp, istenilen noktaya gelinceye kadar adımları tekrarlayabilirsiniz.